Aşk, insanı kimi zaman üzer kimi zaman ise mutlu eder. Bazen bir üzüntü bütün mutlulukları silmeye yeter. Bazen de ufacık bir mutluluk tüm üzüntüleri unutmaya yeter. Aşk böyle bir şeydir işte. Hiç yaşamadım o duyguyu ama okuduğum kitaplardan, çevremden ve ailemden böyle öğrendim. Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun "Hep O Şarkı" isimli kitabı buna iyi bir örnek. Cemil Bey ve Münire'nin aşkı. Münire'nin aşkı karşılıksızdı ilk başta. Ama sonra karşılıklı oldu. Fakat geç oldu. Münire istemediği biriyle evlendi. Uzun süre ayrı kaldılar. Ama bu engeller onları ayırmaya yetmedi. Gizli gizli buluştular. Münire'nin kocası Münire'yi konaktan bir kızla aldattı. Ve Münire'yle boşandılar. Münire ve Cemil Bey buluşmaya devam ettiler. Ama sonra aralarına otuz yıllık bir hasret girdi. Ve aşkları mutsuz bir şekilde bitti. Sizce de iyi bir örnek değil mi ?
Peki sonu mutsuz olduğu için mi aşk diyoruz ?
14 Kasım 2015 Cumartesi
AŞK
HEP O ŞARKI , FAKAT
Kitabın son bölümünü de bitirmiş bulunmaktayım. Buna üzüleyim mi yoksa sevineyim mi , bilemedim. Kitabın sonu mutsuz bittiği için üzülüyorum ama bir yandan da yeni bir kitaba başlamanın sevincini yaşıyorum. Farkındayım, ince bir kitap olmasına rağmen çok uzun bir sürede bitirdim. Çünkü her gün düzenli olarak okuyamadım. Onca dersin arasında vakit ayıramadım.
Bazen konunun dışına çıkıyorum. Aslında ödevimizin konusu kitap hakkında bir seyler yazmak fakat ben kendimle ilgili bir şeyler yazıyorum.
Biraz da kitaptan bahsedelim. Münire onca sene görmediği aşkını görüyor. -Tabi ki de Cemil Bey'i.- Tam olarak ne hissetti bilmiyorum ama ben olsam galiba karşısına çıkacak cesareti bulamazdım. Ama bir yandan da otuz yıllık hasreti bitirmek , onun iyi olup olmadığını öğrenmek isterdim. Münire de böyle düşündü galiba. Onun yanına eski arkadaşıymış gibi gitti. Zaten diğer türlü olamazdı. Çünkü Cemil Bey artık evliydi ve iki çocuğu vardı.
Mutsuz biteceğini söylemiştim değil mi? Arkadaşlıkla başlayıp aşkla devam etti ve arkadaşlıkla bitti. Her şey başladığı gibi oldu. O aşk hayâl oldu. Ama bitmedi. Ama devam da etmedi. Duyguları kendilerinde saklı kaldi. Vee
- MUTSUZ SON -
- KAVUŞAMAYAN AŞIKLAR-
11 Kasım 2015 Çarşamba
YİRMİ BEŞ YIL SONRA
Her şey bitmiş miydi yoksa? O yaşanılanlar , o büyük aşk unutulmuş muydu? Nasıl olabilirdi ki böyle bir şey? Kader bile onlardan yanaydı. Mutsuz biten bir son muydu bu? Ama hikayeler hep mutlu sonla bitmezler mi? Yine de umudumuzu kaybetmeyelim. Bir bölüm daha var. Ama ne kadar mutlu olabilir ki ? Münire'nin annesi, babası, dadısı ve kuzeni Hasibecik ölmüşken nasıl mutlu olabilir? Cemil Bey'le kavuşsalar bile kalbinde burukluk olmaz mı? Anladık yani mutsuz biteceğini.
PEKİ SONU MUTSUZLUK OLDUĞU İÇİN Mİ AŞK DİYORUZ ?
1 Kasım 2015 Pazar
BİR DÖNÜM NOKTASI
Çok güzel bir bölüm. Okuyucuda estetik zevkin uyanmasını sağlıyor. Akıcı anlatımı, olayların mutlu, heyecanlı ve zevk verici olması kitabı okuma isteği veriyor. Mesela ben bu bölümü okurken hiç ara vermedim. Çünkü hep "Acaba ne olacak bundan sonra ? " diye düşündüm. Çok romantik bir bölümdü. Cemil Bey'le Münire mutlu olunca ben de mutlu oluyorum. Annem kitabı okurken yüz ifadelerimin sürekli değistiğini, söyledi. Özellikle bu bölümde hep gülüyormuşum. Ama ben hiçbirinin farkında değilim. Çünkü kitap beni alıyor , Cemil Bey'le Münire'nin yaşadığı zamana götürüyor. Sanki ben de romanın bir karakteriymişim gibi. Sanki onların yaşamını uzaktan izleyen biriymişim gibi. Her dakika onların yanındayım. Ve ben anladım ki onların aşkı bitemez. Onlar birbirlerinin kaderi. Tam "bitti" derken kader yine onlara yardım ediyor. Onların aşkı onlara umut veriyor. Belki de HEP O ŞARKI umut veriyor. Kim bilir ? Hep o şarkı demişken ben bir araştırma yaptım. Aslında "HEP O ŞARKI" Zeki Müren'in bir şarkısıymış. Ben dinledim ama klasik müzik sevmediğim için sıkıldım. Klasik müzik dinlemeyi seven okuyucular kesinlikle dinlesinler bu şarkıyı. Dinlemek isteyen okuyucular bu linkten şarkıya ulaşabilirler.
https://youtu.be/XBp1rUjmJDQ
31 Ekim 2015 Cumartesi
YENİ DÜNYA
Nedense yazacak bir şeyler bulamıyorum. Sürekli yazıp siliyorum. Ya kötü olmuşsa ya hoca beğenmezse diye düşünüyorum. Arkadaşlarımın bloglarını okuyup fikir üretmeye çalışıyorum. Ama yine olmuyor. Galiba yazmaktan korkuyorum , belki de düşük not almaktan. Aslında aklımda Cemil Bey ve Münire hakkında o kadar çok şey var ki . Ama bunları kağıda dökemiyorum. İyi bir başlangıç yapmış olsam bu sefer sonuna yazacak bir şey bulamıyorum ya da direk konu atlıyorum. Galiba yapamıyorum böyle şeyleri. Zaten daha önceki bloglarımı okursanız siz de benimle aynı düşüneceksiniz . Şimdi gelelim Cemil Bey'le Münire'ye . İkisinin de artık yaşamak için bir sebepleri oldu. Fatma Hanım sayesinde iletişime geçip buluşuyorlar. Ruknettin ayırsa da onları kader ayırmıyor. Zaten Ruknettin'den koca olmaz. Münire'yle evliyken başka birisinden çocuğu olacak kadar aşağılık bir adam. Aslında Münire için iyi bir şey bu. Hem Cemil Bey'le daha kolay buluşabilecek hem de Ruknettin'den kurtulabilecekti. Umarım her şey güzel olur . Kitabın sonunu heyecanla bekliyorum.
30 Ekim 2015 Cuma
ZEYREKLİ FATMA HANIM
Şuana kadar okuduğum en güzel bölüm. İlk başta Münire için biraz telaşlandım. O karanlık gecede hiç kimsenin bilmediği bir sırrının konak içerisinde kulağına fısıldanması biraz korkunçtu. Ben onun yerinde olsam hiç bir şey yapamazdım galiba korkudan. Münire de çok korkmuştu. Ama Cemil Bey'in amacı 2 yıllık hasreti az da olsa bitirmekti. Anladım ki Cemil Bey de Münire'yi çok seviyor. Kavuşamamaları ne kötü. Burada Cemil Bey'e o kadar üzüldüm ki ... O da aşkından gitgide kötüleşiyordu tıpkı Münire gibi. Elinden gelenin fazlasını yapmıştı. Ama olmuyordu . Kavuşamıyorlar. Ruknettin var arada . Keşke diyorum orada olsam da Ruknettin'i çıkarsam aradan bu sayede de Münire'yle Cemil Bey de kavuşsa. Galiba kavuşamamalarının tek nedeni Ruknettin değil. Olsun , sonucunda kısa süre de olsa Fatma Hanım'ın sayesinde Münire'yle Cemil Bey görüşmüştü.
Acaba daha sonra ne olacak ? Münire ömrünün sonuna kadar dayanabilecek mi o acıya ? Cemil Bey'le tekrar buluşacaklar mı ? Bu sorulara cevap verebilmem için okumaya devam edeceğim.
29 Ekim 2015 Perşembe
NAFİ MOLLA KONAĞI
Nasıl bir konaktır bu ? Ne kadar sıkıcı bir yaşam . Allah Münire'ye sabır versin . O kocaya her gün nasıl dayanıyor ? Onun kendisine , hi hilerine nasıl sabrediyor ? Allah'tan romanı var da Ruknettin'den kısa süre de olsa uzaklaşıyor . Kitabın sonunu çok merak ediyorum . Acaba Cemil Bey ne durumda ? Bu yüzden kitabı hemen okuyacağım . Okuduğum kısımlar hakkında tekrar paylaşım yapacağım.
27 Ekim 2015 Salı
KISMET BU
Ah Münire ah ! Çok üzülüyorum sana. İnsan başkasını severken nasıl bir başkasıyla evlenir. Evet , ben bu duyguları yaşamadım ama filmlerden izlediğim kadarıyla az da olsa tahmin edebiliyorum . Çok acı verici. Bir de orada yalnızsan konuşacak dertleşecek kimsen olmazsa daha da kötü. Münire orada yalnız . Ne yapacak orada ? Sevmediği biriyle her gün nasıl aynı yatakta yatacak ? Tek başına, yaşamak istemediği şeyleri nasıl yaşayacak ? Bunları düşündükçe Münire'ye çok üzülüyorum. Kitabı okurken farkında olmadan gözyaşlarımı dökecek kadar çok üzülüyorum ve kendimi onun yerine koyuyorum . Koydukça daha da çok üzülüyorum. Az da olsa Münire'yi anlıyorum. Ve kitabın mutlu bitmesini umarak okumaya devam ediyorum. İnşallah Cemil Bey'le Münire kavuşur.
Bu konuyla ilgili bildiğim kısa bir hikaye var ve bunu sizlerle paylaşmak isterim.
http://www.siirkolik.net/oykuler/1689-kavusamayan-asiklar.asp
25 Ekim 2015 Pazar
SAADET KIRINTILARI
Buna rağmen... evet, buna rağmen, Cemil Beyle ben yine birbirimizi görmenin yolunu bulurduk. O vakit, bütün vücudumu tatlı bir ürperme kaplardı. Yüreğim, sanki göğsümü delip ona doğru uçacakmışçasına çırpınmağa başlardı.
LAKİN, BÜTÜN BU SAADET KIRINTILARI YALNIZ YAZ MEVSİMİNİN NİMETLERİYDİ.
-MÜNİRE
19 Ekim 2015 Pazartesi
ILK GÖNÜL ACILARI
Ne olurdu sanki evlenmelerine izin versen ? Yazık değil mi Münire'ye ? Münire aşkından uyuyamazken sen neden böyle bir şey yaptın ? Kızının mutluluğu senin için önemli değil mi ? İşte bu sorularla Münire'nin babasına sitem ettim.
Kısa bir bölümdü fakat ben çok fazla düşünce çıkarmıştım. Ve bu bölüm çok güzeldi .Özellikle bölüm sonunda bulunan söz çok hoşuma gitmişti :
"Bilmezler ki otuz yıl evvel evlatların , alın yazısını babalar , analar çizerdi ve buna karşı gelmek kadere meydan okumak gibi imkansız bir şeydi." Aslında bu söz tam da Münire'den bahsediyor . Belki de o yüzden bu sözü sevmişimdir.
Son olarak Cemil Bey'in ve Münire'nin durumu bana bir şiiri hatırlattı.
http://www.canim.net/siirler/20406-.html
BAŞLANGIÇ
Yakup Kadri her zamanki uslubuyle bir başlangıç yapmıştı. İlk kısım biraz sıkıcıydı fakat ondan sonraki bölümler gayet güzeldi. Yukaridaki fotoğrafta ise ilk bölümde beğendiğim küçük bir bölüm var.
Şimdi ise " İlk Gönül Acıları " olan ikinci kısma geçtim.
17 Ekim 2015 Cumartesi
ILK BLOG
Blog açma fikrini ilk duyduğumda saçma olduğunu düşünmüştüm . Açma amacım sadece not almaktı ve mecburen kitabı okumalıydım. Ama ben bu tarz kitapları hiç sevmezdim. Bu tarz kitapların amacının sadece insanları ağlatmak olduğunu düşünüyordum ta ki kitabı okumaya başladığım zamana kadar . Evet, düşüncelerim çok yanlışmış aslında. Şimdi ise kitabı okumadan duramıyorum. İçimde sürekli bir heyecan var. Ve içimdeki bu heyecanla ilk blogumu yayınlıyorum...